11 Aralık 2009 Cuma

yılbaşıı




biraz erken ama olsun çünkü uzun zaman boyunca görüşemiycez şimdiden yeni yılınız kutlu olsun...

28 Kasım 2009 Cumartesi

kurban bileğimi kırdı!!!


ewt sevgili arkadaşlar başlıktanda anlaşıldığı gibi bileğimi kırdım sebebide kurban.Bayramın ilk günü herkesin yaptığı gibi erken kalktık ee tabii bir süre sonra kurbanlar kesilmeye başlıo bizda kardeşimle izlemeye indik bu sırada kurban babamların elinden kaçtı galiba günün şanslısı olarak beni seçti ve üzerime gelmeye başladı daha ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde buldum bu aradada kurban ayağamın üstüne artık nası bastıysa bnm bilek gitti haliyle bayramda bana zehir oldu :(((

21 Kasım 2009 Cumartesi

köfte yağmuru...


bu günlerde süper bir anmasyon filmi duydum.Adı köfte yağmuru konusu hoşuma gitti fragmanıda güzel gözüküyor konusu şöle;İnsanların size ne yiyip ne yiyemeyeceğinizi söylemelerinden bıktınız mı? Her gün aynı sıkıcı yiyecekleri midenize doldurmak zorunda olmak sizi hayal kırıklığına mı uğrattı? İstediğiniz yemeği istediğiniz zaman sipariş edebileceğiniz günü mü bekliyorsunuz? Eh, bekleyişiniz sona erdi. 2009 yılında, Köfte Yağmuru‘yla doymaya hazır olun. Sevilen çocuk kitabından uyarlanan destansı boyutlardaki bu komik macera, yiyeceğin gökten yağmur gibi yağdığı bir kasabayı anlatıyor!

Köfte Yağmuru

19 Kasım 2009 Perşembe

uzun bir aradan sonra...

ewt bloguma yazmayı uzun bir süre aksattığım için özür dilerim önceki postta yazdığım gibi blogumda bir sorun çıkınca kısa süreli bir soğuma yaşadım hala düzelmedi ama nese ama ben yine buralarda olucam bb

2 Kasım 2009 Pazartesi

çirkin blog...

arkadaşlar bloguma birşey eklediğimde alt katta çıkıyor yana koyuyorum yine altta çıkıyor böyle neden oluyor lütfen yardım edin blogum çok berbet bir hal aldı yaa :((

Invitation Only


Yönetmen: Kevin Ko
Tür: Drama,Horror
Ülke: Taiwan
Dil: English,Mandarin,Taiwanese
Puan: 6.1/10 (18 oy)
Süre: 95 dk
Oyuncular (ilk 5): Kristian Brodie, Bryant Chang, Vivi Ho, Jerry Huang, Joseph Ma

Filmin Konusu:

Invitation Only ( Sadece Davetiye )

Sıradan gençler ve kadınlar çoğunlukla, ulaşamaz zengin olma hayalleri kurup dururlar. Wade, Richard, Hitomi, Holly and Lin de onlardan birileridir ( 2 erkek, 3 kız ). zengin ünlü insanların oluşturduğu bir gruptan bir davet alırlar. Onların gördüğü en mükemmel bir partidir. Ve partidekiler bir oyun oynamaya başlarlar. Ve bu oyun birden zengin sadist izleyicilerin oluşturduğu insan vücutlarına işkence yapılan bir oyuna dönüşür. Ve artık kurdukları tek hayal oradan kaçıp sağ kalmak olacaktır.
korku filmi tutkunlarına tavsiye ederim içinde bol bol kan ve dehşet var.

1 Kasım 2009 Pazar

cold case...

slm yeni bir yazıyla karşınızdayım.Geçen can sıkıntısıyla kanalları dolaşırkan CNBC-e kanalına denk geldim ve bir dizi vardı polisiye dizisi izledikçe beni içine çekti ve çok beğendim sizede anlatmak istiyorum filmin konusu şu;
Lilly Rush (Kathryn Morris), Philadelphia’da cinayet davaları üzerine çalışan, yalnız bir kadın dedektif. 25 yıl önce işlenmiş bir cinayeti başarıyla çözmesinin ardından Philadelphia Polis Merkezi daha önce kimsenin aklına gelmeyen bir proje başlatıyor. Çözülemeyip rafa kalkmış davalara atanan Lilly Rush’ın kariyerinde yeni bir pencere açıyor.
Lilly, geçmişinde birçok cinayet davasını suçlu psikolojisini kavrayabilen içgüdüleri sayesinde çözmüştü. Şimdi ise tanıkları sorgulayıp, aradan geçen zaman ve değişen yaşamlar sonrasında bu becerisini kullanmaya çalışıyor. Tabii bu kez en büyük yardımcısı yeni teknolojiler. O bunları kullanıp hiçbir zaman çözülememiş olan davaları çözmek zorunda. Üstelik yeni gelişmelere de hazırlıklı olmalı. Yaptığı iş, kabuk bağlamış yaraları açabilir, şüphelileri tekrar suça itebilir. Diğer yandan mağdurlar ya da yakınlarını kaybetmiş aileler, aradan yıllar geçtikten sonra yeniden o kötü anları hatırlamak istemedikleri için yardıma hazır olmayabilirler.

cold case

31 Ekim 2009 Cumartesi

vizyonda iki korku filmi...

vizyona iki korku filmi girmişş hımm bakalım konuları neymiş?
konak: üniversiteli arkadaş, hocalarının verdiği kültür mirası projeleri ödevi için Safranbolu'ya gelirken arabaları bozulur, karşılarına yardım edecek biri çıkar ama

güven vermeyen biridir. Aksilikler rezervasyonlarının iptal edildiğinin öğrenilmesi ile devam eder ve kalacak yer nerede ise yok gibidir. Buldukları boş bir konağa yerleşirler ya da adeta bu konakta kalmaları için birileri tarafından yönlendirilirler. Baştan her şey güzeldir ama saatler gece yarısına yaklaştıkça sıra dışı şeyler olmaya başlar."hımm güzele benziyo

Konak


konak
korku:Anthony Di Blasi'nin ilk yönetmenlik deneyimi olan ''Dread'' korku roman yazarı Clive Barker'ın kısa hikayesinden uyarlanmış. Film, üç üniversite öğrencisinin korku kavramı ve insanların nelerden korktukları üzerine çalıştıkları projeyi konu alıyor. Stephen (Jackson Rathbone) yeni tanıştığı evinin alt katında tek başına yaşayan Quaid'in (Shaun Evans) teklifiyle projenin içinde olmayı kabul eder. Stephen'in sınıf arkadaşı güzel ve sempatik Cheryl'de (Hanne Steen) projeye katılır ve üçlü insanlarla en karanlık korkuları hakkında röportajlar yapmaya başlarlar. Sıra üçlüye geldiğinde genç öğrenciler yaptıkları konuşmalarla içlerindeki en karanlık korkuları ve sırları keşfedeceklerdir. ''Dread'', psikolojik olarak etkileyici ve farklı bir korku filmi izlenimi veriyor

Korku


korku
iki filmde güzel görünüyor.İnşallah fargmanlardaki korkuyu verbilirler.

yukarı bak...







Slm yine bir filmle karşınızdayım:)film animasyon dersenizki "karamelim sen hep korku filmi izlerdin ne oldu şimdi"diye haklısınız ama napalım işte güzel film olunca türüne bakmıyor insan filmimize dönelim adı yukarı bak çok ama çok güzel bir animasyon karakterlerin küçüklükleri o kadar tatlıki görseniz bayılırsınız:)filmimizin konusu şöle;
Hayatı boyunca yaşamak istediği macera hayalini gerçekleştirmek için evine binlerce balon bağlayıp Güney Amerika'nın vahşi doğasına doğru yolculuğa çıkan 78 yaşındaki baloncu Carl Fredricksen'ın hikayesinin anlatıldığı yeni bir komedi. Ancak Carl, yolculuğa başladıktan sonra en büyük kabusunu da yanında götürmekte olduğunu fark eder: Russel'ı.

26 Ekim 2009 Pazartesi

UGG...


veeeee artık bende UGG botlular arasına girdim.Zaten bayağdır istiyodum ama bir türlü alamamıştım ve sonunda aldım.UGG botlar çok rahat ve kullanışlı ama ben ki ayakkabıya önem vermeyen bir kişiliğe sahibim ilk günde ayakkabıyı kirletmeyi becerdim :(( ama sonra temizlemeyide becerdim:))ben UGG lerimi önce azcık nemli bir diş fırçasıyla ovdum sonra bir bezle üstünden geçtim tertemiz oldu.Ben botlarımı gittigidiyor.com dan 99 tl ye aldım.Ama giyer girmezde biraz ayağımı terletti :))

24 Ekim 2009 Cumartesi

iki korku filmi arka arkaya hemde...

canım blogum ve arkadaşlarım yine sana bayağdır yazmıyorum.Dün ödevler bitmiş ders çalışılmış çantası hazırlanmış gayet düzgün bir öğrenci olaraktan kafam rahat bir korku filmi açiyim dedim.birinci film beni kesmediği için ayriyetten biten daha açtım.İşte o korku filmlerinin özetleri

birinci filmim kıymık film korku filmi olmasına rağmen beni gülmekten kırdı geçirdi hepinizinki gülmek isteyenlerin izlemesi gereken bir film ama dikkat birkaç yerinde gerilim gerçekten yükseliyor.Geçelim filmin konusuna konusu şöyle;
kafalarını dinlemek ve başbaşa zaman geçirmek için ormanlık bir alana giden bir çiftin polisten kaçan başka bir çift tarafından rehin alınmasını anlatıyor. Siz bu alıkoyma, polisten kaçma arasında iken araya birden bire başka birşey giriyor ve gerilimi tırmandırıyor. Kıymık filmini farklı kılanda konudaki bu değişim oluyor zaten.Kıymık filminin konusu güzel olsa da senaryo olarak zayıf. Film belki de daha gerilim dolu hale getirilebilirdi fakat yine kötü olmayan, biraz farklı yapısı ile dikkat çeken bir film diyor aldığım sitedeki adam normalde yazdığım postla hep sitelerden olur ve ben çoğu kez orda ne yazdığını bilmem merakda etmem ama bunu bir gözden geçireyim dedim çok iyi bir gerilim filmi değil ewt afişi ilgi çekici olabilir ama güzel değil sadece iyi

gelelim ikinci filmimize bu film bnm bayağdır izlemek isteyipte izleyemediğim bir film çok iğrenç diye duymuştum ama sonunda izledim ve diyenleri haklı buldum adı teksas katliamı konusu şöyle;Teksas Katliamı’nın 1974’te çekilen orijinal versiyonu, kanı donduran gerçekçi sahneleri sayesinde izleyenleri şok etmiş ve inanılmaz bir başarı elde etmişti. Gerçek olaylara dayanan bu korku hikayesi, türünde bir çok filme öncülük etmiş, tüm zamanların en iyi korkularında sayılıyor. İlk film 150.000 dolar gibi mütevazi bir bütçe ile kotarılmış olmasına karşın benzeri görülmemiş bir başarı kazanmış ve 100 milyon doların üzerinde hasılat yaparak sinema tarihinin en önemli kült filmlerinden birisine dönüşmüştü.

“Deri Surat” şeytanı ifade eden bir ikon olarak popüler kültürde yerini alırken, ilk film yapım bütçesinin yüzlerce kat üzerinde gişe yaparak sinema tarihinin ticari açıdan da en başarılı filmlerinden birisi olmuştu. Armageddon, Ada, Pearl Harbour filmlerinin yönetmeni Michael Bay’in yapımcı koltuğuna oturduğu bu yeniden çevrim de ilk film gibi büyük beğeni ile karşılanmış ve Amerika’da onbinlerce seyirciyi sinema salonlarına çekmişti.

“Teksas Katliamı” filmleri ile ilgili olarak belki de entüyler ürpertici şey, filmin hikayesinin gerçek bir hayat hikayesinden esinlenmiş olması. Filme konu olan olaylara benzer cinayetler serisi 1947 ve 1957 tarihleri arasındaAmerika Birleşik Devletleri’nde Ed Gein adında bir seri katil işlendi. Filmdekine benzer şekilde insan derisinden yapılmış bir maske takan Gein kaçırıp öldürdüğü insanların derilerini ev eşyaları yapmak için de kullanıyordu. Düzenlenen baskında Gein’in evinde insan derisi ile kaplı koltuklar, yine insan derisinden abajurlar, kafataslarından çorba kaseleri, insan dudaklarından yapılmış bir kolye, vajina ve göğüslerden yapılmış bir yelek, üzeri göğüs uçları ile süslenmiş bir kemer ve buna benzer pek çok eşya bulundu. Kurbanlarının tüm vücutlarını kullanan ve derilerini bir maske olarak yüzüne geçiren Gein, 'Deri Surat' olarak akıllara kazındı.


16 Ekim 2009 Cuma

ıssız blog


bugünlerde okul filan derken bloguma hiç zaman ayıramadım.Blogum kuş uçmaz kervan geçmez bir blog oldu.o kadar yorgunumki anlatamam size ve bnm yorgunluğum yüzünden blogum tam bir ıssız blog oldu!!

7 Ekim 2009 Çarşamba

gülmece güldürmece...


yine eğlenceli birşeyle karşınızdayım.Şimdiki eğlenceli şeyler fıkralar...


Başkan Bush'un yeni talimatı:- Üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.Bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.Başkan Bush küplere binmiş ve yetkilileri çağırıp sormuş;- Üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?- Sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;- Yapışmamasının nedeni, herkesin pulun arka yüzüne değil de ön yüzüne tükürmesi efendim...



Başhekim, akıl hastanesinin bahçesinde dolaşıyordu, bir ara baktı, bir kalabalık gözüne çarpmıştı. Hemen oraya seğirtti. Deliler bir halka oluşturmuş, ortada dönüp konuşan birini dinliyorlardı : - Papendreu seçimleri kaybetti. Hastaneye kaldırıldı... Bulgar zulmü devam ediyor. Zorla yollanan soydaşlarımızın sayısı seksen bine ulaştı... Federasyon kupasını Beşiktaş kazandı...Başhekim bu işten hoşlanmış : - Ne yapıyorlar bunlar böyle? diye sormuş. - Efendim, demişler. Ortadaki deli kendinin gazete olduğunu sanıyor, haberleri bildiriyor. Başhekim daha da hoşlanmış. Dolaşmasını sürdürmüş. Az ileride birde ne görsün! Sekiz, on deli iplerle sımsıkı birbirlerine bağlanıp bir köşeye atılmamış mı! - Onlar mı, okunup da iadeye gidecek eski gazeteler efendim...


Öğretmen derste çocuklara dönerek sorar: - Söyleyin bakayim,kuzeyimizde karadeniz,güneyimizde akdeniz,batımızda ege denizi varsa BEN KAÇ YAŞIMDA OLURUM..? Arka sıralardan bir parmak kalkar: - Kırkdört öğretmenim.. Gerçekten de o yaşta olan öğretmen şaşırır: - Doğru..Ama nasıl bildin.?.. - Gayet kolay öğretmenim..Benim yarı manyak bir ağabeyim var;tam yirmiiki yaşında..Onun yaşını iki ile çarpınca sizin yaşınız çıkıyor....

2 Ekim 2009 Cuma

birzda komedii!!


kelime: milletvekili
anlatan: bülent ecevit nedir?
dinleyenlerden biri: yaşlı


kelime miras:
- simdi diyelim misir'da deden var, bu artik yasamiyor, sana ne
birakir?
- piramit.
(dedesi tutankamon ya!)




kelime: ugur dundar
anlatan: tv de program yapiyo hani yillardir
anlayan: reha muhtar? ali kirca?
anlatan: yok yok sarisin mavi gozlu
anlayan: ataturk?



kelime: seruven
a: abi macellan nasi biriydi?
b: ne biliyim iyi biriydi heralde (birinci kopus, ama duur)
a: abi onu demiyorum neye düskündü?
b: kariya kiza bi de ickiye olabilir



-hani ben sana bir seyi anlatmaya çalisiyorum ama sozle degil beyin
dalgalariyla falan...
-ihihih neydiiii.. teletabi..!
-tamam tele'si kalsin kedilerin eline ne denir?
-buldum telepence
-offf beee bir kere de bil


Kelime: diz
- pantolonu nereye giyeriz?
- bacağa?
- hah. bacaklarımızın ortasında ne vardır?
- oha!



Kelime: kadınbudu
- Olm sen nesin?
- Erkek!
- Tersi?
- Kadın!
- Onun yeneni?
- Çıtır





Kelime: helikopter
- Savaşta yaralıları kurtarır!
- Doktor!
- Değil...
- Sıhhiye!
- Değil, yukardan gelen bir şey...
- Ee... Allah

25 Eylül 2009 Cuma

Mahsun Kırmızıgül Ve Filmleri...


Mahsun kırmızı gül hepinizin bildiği gibi güneşi gördüm filmiyle oscar aday adayı oldu.Benim konum bu değil mahsun kırmızı gül beyaz melek ve güneşi gördüm filmleriyle başarının eteğinden tuttu ve bir daha bırakmadı.Ve inşallah bırakmaz diyrum ve hemen konuma geçiyorum yeni filminin adı NEW YORKTA BEŞ MİNARE ewt adı biraz garipsene bilir konusu filan bana biraz saçma geldi konu şöyle:İki polis, FBI'ın yakaladığı ünlü bir Türk kaçakçıyı almak için New York'a gider. Tam uçağa binecekken suçlu kaçar. İki polis çaresizlikten intihar etmek için 'Empire State' binasına çıkar. Kentin görüntüsünden etkilenen Kırmızıgül, 'New York'ta 5 Minare' türküsünü söyler. İnşallah mahsun kırmızıgül bu filmiylede güneşi görür:))

Hocaların fendi,karamelim'i yendi...

Çok yoğun ve yorgunum blogum çok.Böyle birşey olamaz yaa hocalar sınıftan girer girmez ödev verdi valla bu sene hiç geçen seneye benzemiyo valla hemde hiç!!işte sana bakarak mutlu oluyorum o yüzden anlycan gibi HOCALARIN FENDİ,KARAMELİMİ YENDİ!!

23 Eylül 2009 Çarşamba

Şimdi okullu olduk...


Slm bildiğiniz ve gördüğünüz kadarıyla blogumu bayağdır güncelliyemiyorum o yüzden hepinizden özür dilerim.Ee mağlum okul heyecanı beni sarıp sarmaladı heyecanın kucağına attı.Önümde beni bekleyen zor bir dönem var ve bu yazı birazda veda yazısı.Ben okullar başlıycak ve ben çok yoğun olucam (bu arada bana sabır dileyin)ve blogumu çok sık güncelleyemiycem sizi ve blogumu çok özliycem elveda blog camiası elveda blogum...

10 Eylül 2009 Perşembe

TAMAM...




böyle bir başlık attım çünkü biz dün berabere kalarak afrikaya elveda dedik.Çok kötü bir ruhsal çöküntüye uğradım.İlk golümüzü çok erken attık yaa bide üstüne fatih terim tirübüne alınınca çok kötü oldu be yaww!!berbat oynadık çok kötü bir maçtı semihten çok şey beklemiştim hanı şu son dakka golleri varya ama olmadı semih hep yerlerdeydi.Yani afrika biraz hayal:(((

7 Eylül 2009 Pazartesi

ÖYKÜLER...


Ben kitap,şiir,hikaye vb. şeyleri okumayı çok severim.Şimdi size benim en sevdiğim öykülerden bir kaçını yazıcam.
1.Adamın biri güzel bir papağan satın alarak eve getirmiş ve başlamış konuşmayı öğretmeye. Özellikle papağanın "amca" demesini istiyormuş.

Günlerce uğraşmış ancak papağana tek kelime öğretmeyi başaramamış. Bir gün iyice sinirlenmiş ve papağanın bir tüyünü kopararak, "amca de bakayım" diye bağırmış. Papağandan yine ses çıkmayınca her seferinde "amca de" diyerek hayvanın tüylerini tek tek yolmuş. Adam, tüylerini tamamen yolduğu papağanı tavuk kümesine atmış..

Sabaha karşı kümesten gürültüler gelmeye başlamış. Kümese giden adam birde ne görsün, papağan bir tavuğun üzerine çıkmış, tavuğun tüylerini tek tek yolarak her seferinde "amca de bakayım", "amca de bakayım" diye bağırıyormuş.
2.
Mahkumun biri, yalnız kaldığı hücre içinde bir karınca ile arkadaşlık yapar.
Kito adını verdiği bu karınca zaman içerisinde adamın talimatlarına göre hareket eder hatta takla atmayı bile öğrenir.

Mahkum, insanların Kito'ya hayran kalacağını ve göreceği büyük ilgi sayesinde zengin olacağının hayalini kurmaktadır. Hapisten tahliye olduğu gün Kito'yu kibrit kutusunun içine koyarak bir kafeteryaya gider. Amacı insanların Kito'ya nasıl tepki vereceğini test etmektir.

Karıncayı kibrit kutusundan çıkaran eski mahkum garsonu çağırır. Amacı garsona Kito'nun marifetlerini göstermektir. Garsona "Masanın üstünde duran şu karıncayı görüyor musun?" diye sorar sormaz, garson elindeki bezle karıncayı alır ve "Afedersiniz beyefendi" diyerek Kito'yu öldürür.

3.Okulu bitimi öğretmen başarılı ve zengin bir öğrencisiyle başka bir öğrencisini kavga ederken görür başarılı ve zengin öğrencisinin üstünü başını temizleyerek evine yollar.öbürkü öğrencisine kızar ve bir tane vurur çocuğun dudağı kanamaya başlar.çocuk ayağa kalktığında elini cebine atmıştı öğretmen hemen savunma pozisyonu aldı çıkardığı şey bıçak olabilirdi.Ame değildi çocuk cebinden bir mendil çıkarıp"öğretmenim ceketiniz kan olmuş buyrun bu mendille temizleyin"
4.
Howard ,yoksul bir ailenin çocuğuydu ve okul giderlerini karşılamak için kapı kapı dolaşarak eşyalar satıyordu.O gün hiçbir şey satamamıştı, karnı da çok açtı.Bundan sonra çalacağı ilk kapıdan yiyecek bir şeyler istemeye karar verdi.Kapıyı açan sevimli genç bayanı görünce utandı.Yiyecek bir şeyler yerine : Affedersiniz, bir bardak su rica edebilir miyim? diyebildi yalnızca.Genç bayan çocuğun aç olabileceğini düşünerek kocaman bir bardak süt getirdi ona.Çocuk sütü yavaş yavaş içine sindirerek içtikten sonra Çok teşekkür ederim ,borcum ne kadar?diye sordu genç bayana.
Genç bayan: Borcunuz yok diyerek yüzünde sıcak bir gülümsemeyle devam etti.: Annem, gösterdiğimiz şefkat ve nezaket karşılığı olarak asla bir bedel ödenmesini beklememizi öğretti bize. dedi.Çocuk: O halde çok teşekkürler, yürekten teşekkür ederim size. dedi.
Howart Kelly evin önünden ayrıldığı zaman kendisini yalnızca bedensel olarak değil , ruhsal olarak da güçlü hissediyordu.
Yıllar sonra genç bayan çok ender rastlanan bir hastalığa yakalanmıştı.Yöredeki doktorlar çaresiz kalınca hastalığıyla ilgili araştırmalar yapılması için onu büyük bir kente gönderdiler.Dr. kelly kosültasyon yapması için çağrıldığı hastanın hangi kasabadan geldiğini duyunca heyecanlandı.
Artık genç olmasa da yıllar önce kendisine sevgiyle yaklaşan bayanı ilk gördüğü anda tanımıştı ve onun yaşamını kurtarmak için elinden geleni yaptı.Uzun süren tedaviden sonra bayan sağlığına kavuştu.
Dr. Kelly denetlemesi için önüne getirilen faturaya şöyle bir baktı ve üstüne bir şeyler yazarak zarfın içine koyup hasta bayanın odasına gönderdi.Kadın elleri titreyerek aldı zarfı eline.Açmaya korkuyordu.Hastane faturasını asla ödeyemeyeceğini ve geri kalan yaşamı boyunca bu faturayı ödemek için çalışacağını biliyordu.Sonunda zarfı açtı ve faturaya iliştirilmiş bir not dikkatini çekti.Kağıtta şunlar yazılıydı:
Hastahane giderlerinin tamamı bir bardak süt karşılığı ödenmiştir.
5.Savaşın en kanlı günlerinden biriydi. Asker, en iyi arkadaşının az ilerde kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutmayacak ateş yağmuru altındaydılar.
Tam cepheden dışarı doğru bir hale yaptığı sırada başka bir arkadaşı onu omzundan tutarak tekrar içeri çekti, Delirdin mi? gitmeye değer mi? Baksana delik deşik olmuş. Büyük olasılıkla ölmüştür bile. Artık onun için yapacak hiçbir şey yok. Boşuna kendi hayatını da tehlikeye atma sakın!
Fakat asker onu dinlemedi ve kendisini cepheden dışarı attı. İnanılması güç bir mucize gerçekleşti Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına aldı ve koşa koşa geri döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar. Fakat cesur asker, yaralı arkadaşını kurtaramamıştı siperde kalan arkadaşı dedi ki:
Sana deymez demiştim. Hayatını boşu boşuna tehlikeye attın.
Değdi, dedi, gözleri dolarak asker,Değdi
Nasıl değdi? Bu adam ölmüş, görmüyor musun?
Yinede deydi. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak, dünyalara bedeldi benim için.
Ve hıçkırarak arkadaşının son sözlerini tekrarladı:
Geleceğini biliyordum Geleceğini biliyordum
6.
Askerliğini bitirmiş olan genç askerliğini yaptığı şehirden ailesini aradı:
-Anne baba, eve dönüyorum, ama sizden bir şey rica ediyorum. Yanımda bir arkadaşımı da getirmek istiyorum.
-Memnuniyetle, onunla tanışmak isteriz, diye cevapladılar.Oğulları,
-Bilmeniz gereken bir şey var diye devam etti.
-Arkadaşım savaşta ağır yaralandı.Bir mayına bastı ve bir koluyla ayağını kaybetti.Gidecek hiçbir yeri yok, ve onun gelip bizimle kalmasını istiyorum.
-Bunu duyduğuma üzüldüm oğlum. Belki onun başka bir yer bulmasına yardımcı olabiliriz.
-Hayır. Anne,baba,onun bizimle yaşamasını istiyorum.
-Oğlum,dedi babası,bizden ne istediğini bilmiyorsun.Onun gibi özürlü biri bize korkunç bir yük olur.Bizim kendi hayatımız var,bunun gibi bir şeyin hayatımıza engel olmasına izin veremeyiz.Bence bu arkadaşını unutup eve dönmelisin.O kendi başının çaresine bakacaktır.Oğlu o anda telefonu kapattı.Ailesi ondan bir süre haber alamadı.Ama birkaç gün sonra,polisten bir telefon geldi.Oğullarının yüksek bir binadan düşüp öldüğünü öğrendiler.Polis bunun intihar olduğuna inanıyordu.
Üzüntü dolu anne-baba oğullarının cesedini tespit etmek için şehir morguna götürüldüler.Onu tanıdılar ve bilmedikleri bir şey daha öğrenince dehşete düştüler:
Oğullarının sadece bir kolu ve bir bacağı vardı.
Bir çoğumuz bu hikayedeki aile gibiyiz;
Güzel olan ya da birlikte olmaktan zevk aldığımız insanları sevmek bizim için çok kolay, ama bize rahatsızlık veren ya da yanlarında kendimizi rahatsız hissettiğimiz insanları sevemiyoruz. Bizim kadar sağlıklı, güzel ya da akıllı olmayan insanların yanından uzak durmayı tercih ediyor.

6 Eylül 2009 Pazar

sinir bir durum...


Aslında futbollla pek ilgili değilim ama konu türkiye oluncu izlemeden olmuyor:))işte böyle maçı izlerken çok sinirli olduğu için bileğimi incittim ve şuan sargıda işte konumuza dönelim.İŞte ben maçta volkana sinir oldum adamlar iki golüde boş kaleye attılar resmen yani volkana pes diyorum adam kendini futbolcu sanıp ceza sahasının dışına bile çıkıyor.Ona 2008'den beri gıcığım var bu körüklemiş oldu.Eğer bu yazıyı TTF den okuyan varsa bunu lütfen fatih terime iletsin bide allah rızası için şu volkanı birkere oyuncu olarak oynatın yazıktır özeniyo garibim:))

29 Ağustos 2009 Cumartesi

içimdeki kadınlar...

Sevgili benay benim ilk mim'imi yollamış.Teşekkürler benay cidden çok güzel bir mim ben hemen cevaplıyorum.
konuşkan karamelim:Çok fazla konuştuğum için her zaman çevremden uyarı almışımdır buna öğretmenlerimde dahil.Ama ben konuşmayı çok severim ve bir türlü kendimi dizginliyemem sanırım benim sorunum suskunluk:))
alıngan karamelim:Her lafa hemen alınırım bu benim en sevmediğim huylarımdandır.Ama bunu bırakmak benim elimde değil.
Hazırcevap karamelim:Her lafa mutlaka bir cevabım vardır bu yüzden insanlar benle kavgaya girirken iki defa düşünür.
Sinirli karamelim:Sinirlendiğimde gözüm kimseye görmez.Tatlı konuşkan karamelim gider yerine cadoloz kavgacı bir kız gelir.
Çılgın karamelim:Hep hiç kimsenin yapamıycağı çılgınlıkları ben yapmışımdır.Sanırım biraz fazla cesurum.
Sakar karamelim:Acaip sakar bir insanım bilgisayarın başında otururken başıma ne gelceği hiç belli değildir.Her yıl bir yerimi yararım mutlaka:))
Obur karamelim:Yemek yemeği çok severim ben.Yemek yemekten yarım saat sonra hemne acıkırım.Bu huyumu hiç sevmiyorum.
Yine bu güzel mim'i bana yolladığı için benaya teşekkürler.Ben bu mim'i ozerella ve alışverişmanyağı'na yolluyorum.

28 Ağustos 2009 Cuma

HATUN DEDİĞİN BÖYLE OLUR...



işte sevgili blog arkadaşalrım karşınızda kilolarıyla barışık,tombul bacakları olan ve gayet büyük bir eni olan ashley greene.Kadın gayet kiloları kafaya takmadan mini elbiseyi giymiş ama kitaptaki aliceleyle bu alice bir yerde uyuşmuyor bildiğim kadar kitaptaki alice minicik peri gibiydi ben pek bu kadını periye benzetemedim:))

27 Ağustos 2009 Perşembe

okuyucu...


Şimdi size yazacağım film bir korku filmi değil ama çoğunuz izlemiştir.Herkezin çok beğendiği bu film maalesefki sine20 mime bile giremedi çünkü çok şey bir filmdi hımm nasıl desem he!insan vücudu görmekten canım sıkıldı. çocukda zaten soyunma merakı almış gidiyor. zaten filmin ilk 40 dk sını bırakın çocuklar büyükler bile izlememeli(benden tavsiye kocalarınıza bile izletmeyin)öyle boş yere konusunu bile yazmıorum o yüzden filmi beğenmedim:(

REZİLLİKKK...



Dün çarşıya çıktım.Öyle boş boş dolanırken mavi jeans'de çok güzel bir kot gördüm içeriye girip deniyim dedim.Hemen daldım içeriye bedenime göresini aldım birde bakayım bedenime olmadı.Bir türlü düğme kapanmıyo ve rezillik bölümü ben düğmeyi tam kapatmıştım ki düğme koptu.Ee nasıl söylerdim böle birşeyi nasıl saklıycamı bilemedim.Kabinde bırakıp çıktım.Kadın daha ben çıkmadan asmak için aldı ve bana baktı büyük ihtimalle anlamıştı ve ben felaket rezill oldum:((

26 Ağustos 2009 Çarşamba

çok beğendim bu elbiseleri...





Dün internette boş boş resimlere bakarken bu elbiseleri gördüm ve çok beğendim.Gelip hemen size gösteriyim dedim.Ama sizce hangisi daha güzel ben en çok sondaki mankeni beğendim.Hem kendisi çok tatlı hemde elbisesi ama aklım birazda baştaki elbisede kaldı üfff!! bir türlü karar kılamadım lütfen yardım edin!!(yok ben karışmıyım diyorsanız kendiniz bilirsiniz)









24 Ağustos 2009 Pazartesi

prestige...


daha dün prestij adlı bir film izledim.Çok çok ve çoooook beğendim herkese burdan tavsiyelerimi yolluyorum.konusu şöle:

Her şey yüzyılın başında, hızla değişen Londra’da başlıyor. Sihirbazların ünlü ve en üst mertebede idol olarak kabul edildikleri bir zamanda, iki genç sihirbaz şöhrete giden yolu çizmeye başlarlar. Gösterişli, sofistike Robert Angier (HUGH JACKMAN) tam bir şovmenken, yontulmamış ve gelenekçi Alfred Borden (CHRISTIAN BALE) sihirli fikirlerini gösterme yeteneğinden yoksun, yaratıcı bir dahidir. Birbirlerini takdir eden arkadaşlar ve ortaklar olarak yola çıkarlar. Ama en büyük numaraları ters gidince, aralarında ömür boyu sürecek bir düşmanlık başlar; ikisi de bir diğerini geçme ve altüst etme niyetindedir. Sürdürdükleri aşırı rekabet, her numarayla, her gösteriyle daha da büyür; ta ki sınır tanımayana, hatta elektriğin yeni ve inanılmaz güçlerini ve Nikola Tesla’nın bilimsel dehasını işin içine dahil edene dek... ben çoook beğendim inşallah izler ve sizde beğenirsiniz:))

pek yakında...


işte ne zamandır korku filmi izlemekten mahrumum.Bugünlerde bir film var eme onu izlesemmi izlemesemmi arasında kaldım o yüzden izleyeniniz varsa lütfen nasıl olduğunu sölesin. bir korku korku filmimin adı pek yakında aslında hepiniz başlığı görünce yakında vizyona gircek bir film zannettiniz ama değil.ben biraz araştırma yaptım ve onları yazdım.
Yönetmen:Sopon Sukdapisit
Oyuncular:Chantavit Dhanasevi, Worakarn Rojanawatchra
Chantavit Dhanasevi, Worakarn Rojanawatchra
Filmin Türü:korku gerilim
Orijinal Adı
Coming Soon
Yapım Yılı:2008
Yapım Ülkesi:Tayland
Orijinal Dili:Taylandca
Filmin Süresi:95 dakika


konusu:kesin bir konu bulamadım heryerde aynı yazı aynı yazı bende oyüzden size sitelerde gördüğüm yazının kopyasını geçireceğim.Bir korku filminde sizi en çok korkutan şey nedir? Bir hayaletin beklenmedik biçimde aniden kaybolması mı? Ana karakter, hemen arkasındaki hayaleti farketmediğinde mi? Film boyunca izlediğiniz kişinin aslında hayalet olduğunu öğrenmek mi? Peki ya bir gün yalnızbaşınıza evinize döndüğünüzde, izlediğiniz korku filminin sizi kovalamasına ne dersiniz? Yönetmen Sopon Sukdapisit anlatıyor: “Çocukların hayal gücü geniştir” lafına sonuna kadar inanıyorum. Ben de o gördüğü, duyduğu herşeyi alıp, onlarla ilgili hayal dünyası yaratan çocuklardan biriyim; özellikle de korku filmleri seyrederken. Yetişkin birisi film izlediğinde, film bittiği anda bir rahatlama gelir. Ama çocuklar için (benim için de) asıl korku dolu anlar o sırada başlar çünkü hayal gücüaçığa çıkar. Yetişkinler bunun saçma olduğunu ve görüklerinin “sadecebir film” olduğunu söyleyeceklerdir. Bense içimden “ya değilse” diye düşünürüm. “Coming Soon” filmi de benim bu çocukluk hayallerimden çıktı. Bunlar ya hayal değilse? Ya size de olursa?”

23 Ağustos 2009 Pazar

ilk ödülüm:))


sevgili ozerella blogumda yeni bir ilke yol açtı ve adını blog tarihime altın harflerle kazıdı.ve ben çok çok mutlu oldum.teşekkürler ozerellacım.

ben bu ödüle en sevmediğim yedi şeyi yazıyım

-ben konuşurken birinin eee eee demesi

-yine ben konuşurken suratıma bakılmaması

-kıro erkekler

-seda sayan

-muzlu kek

-tv izlemek

-sürekli akrabalarını öven insanlar

Ben bu ödülü benim çok beğendiğim bir blogu olan benay'a yolluyorum.

bu kızı bir yerleden çıkartın...


Bu kadını geçenlerde rastlandı üzeri bir sitede gördüm.Bir yerden tanıyordum ama nerden dilimin ucunda ama bulamıyorum tam yarım saat resmin karşısında resmi inceleyerek zaman geçirdim ve yarım saatin sonunda kim olduğunu buldum bu kadın leondaki küçük mathildaydı.Nasılda aklıma gelmedi.Ben bu filmi tam 3 defa izledim ama hatırlayamadım eh insan aklı hemen unutuyor.Birde bu kadın sanki boleyn kızında oynuyordu.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

ayy pişti olduk...



şimdi size pişti olan sanatçıları göstericem fazla söze gerek yok sadece bakın.

blogumun ilkleri...

şimdi ben pek çok olmasada blogumdaki yazıcam yani sadece bir kaçını.
1.ilk izleyicim ozerella
2.ilk yorum yapan dolunay
3.ilk yorum yaptığım kişi yine ozerella
bu iki özel insanda beni çok mutlu etti o yüzden unutmamak için bloguma yazdım.

21 Ağustos 2009 Cuma

özel bir kadın...


Daha dün yeni bir film izledim.Aslında adını çok yerde duymuştum ama izlemek nasip olmamıştı.Ben o filmi izledim ve çoook beğendim.Adı özel bir kadın(preety women)filmi anlatmakla değil izlenmekle anlaşılır diyooorum ve izlemeniz için burayı tıklamanızı istiyorum.

20 Ağustos 2009 Perşembe

sine5...

işte yeni sine5'im
1.prestij
2.özel bir kadın
3.işkence odası
4.umut
5.(valla başka beğendiğim film yok sanırım sine5im burda sonlancak:D)

16 Ağustos 2009 Pazar

sine5...

işte yeni sin5'im
1.leon
2.cesaretin varmı aşka
3.boleyn kızı
4.semum
5.küçük kıyamet

14 Ağustos 2009 Cuma

komik bir video...

ben geçenlerde internette çok komik bir video izledim ve bunu sizlerinde görmesini istedim o yüzden hemen indirdim.Videomun ismi komik insan hataları ben çok komik buldum inşallah sizde bulursunuz.

victoria secret....

Türkiye’de ve dünyada isim yapmış kaliteye imzasını atmış ve bir çok bayan’ın takıntısı haline gelen ”Victoria’s Secret” 2009 ve 2010 yılına da damgasını vuruyor arkadaşlarım…Bir birinden çarpıcı ve kadına zerafet katan Victoria’s Secret iç çamaşırı modellerini buyrun seyre dalın.zaten kadınların güzelliğinden çamaşırlara bakamıycaksınız.

sine5...

şimdi benim sine5'imi görceksiniz işte benim sine5 sıralamam:
1.esaretin bedeli
2.yeşil yol
3.uçurtmayı vurmasınlar(özellikle orda çocuğun kızlar ve inci demesini)
4.o... çocukları
5.testere serisi
işte benim sine5'im sizin sine52iniz nedir?

11 Ağustos 2009 Salı

tutulma...



yine bir film hakkında sizlerle konuşucam.bu film daha vizyona girmedi girmesinede daha çok var bu film tutulma ben sizle filme gelecek yeni karakteri tanıtıcam.adı jodelle ferland bu küçük kız karşımıza bree rolünde çıkacak. oynadığı filmler şunlar;sessiz tepe,39.dosya,messenger,seed vede dediğim gibi tutulma bana göre kızın bakışları acaip ürkütücü yakışır vampir rolüne jodella kardeşimiz...